Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Gaziantep’te katıldığı “Turkuaz Medya Buluşmaları-Türkiye İhracat Seferberliği” programında konuşarak, 2023 yılını 1 trilyon doların üzerinde milli gelir ile kapatacaklarını söyledi.
Bir dizi ziyaret ve program için Gaziantep’te bulunan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “Turkuaz Medya Buluşmaları-Türkiye İhracat Seferberliği” programına katıldı. Bakan Ömer Bolat, programda Ticaret Bakanlığı’nın çalışmaları ve hayata geçirmeyi planladığı projelerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
“Sektörlerle alakalı düzenleme ve denetleme konuları da bizim yetkimiz dahilinde”
Ticaret Bakanlığı’nın çalışma alanının geniş olduğunu aktaran Ticaret Bakanı Ömer Bolat, sektörlerle alakalı düzenlemelerin ve denetlemelerinde kendi yetkileri dahilinde olduğunu ifade etti. Bakan Bolat, “Şimdi bizim bakanlığımızın çalışma alanı çok geniş, ihracat ithalatı ve gümrüklerle ilgili koordinasyon, yürütme ve denetim ve faaliyetlerine destekleme faaliyetlerine yaparken, iç ticarette de hemen hemen akla gelebilecek bütün sektörlerle alakalı düzenleme ve denetleme konuları da bizim yetkimiz dahilinde. Bu anlamda Türkiye’nin 365 Ticaret Odası, Sanayi Odası, Ticaret Borsaları yanında 14 bine yakın esnaf odaları hepsi bizim kapsama alanımız içinde” dedi.
“Pandemiyle birlikte başlayan haksız ticari uygulamalarla mücadele dönemini biz devam ettiriyoruz”
Pandeminin baş göstermesiyle karaborsa ve enflasyonun dışında çip kriziyle de uğraştıklarını söyleyen Bakan Bolat, haksız ticari uygulamalarla mücadele dönemine devam ettiklerini de söyleyerek, “Kovidin bize maalesef bıraktığı tortuların başında fiyatlama, davranış bozukluğu ve vurguncu karaborsacıya da fırsatçı türde eğilimler iş hayatında bazılarında etkin olmaya başladı ve hem bir yandan enflasyonla mücadele etme hem de diğer taraftan böylesine hani damarlardan giren virüs gibi bu şekilde haksız ticari uygulamalara yönelenlerle mücadele dönemi de başlamış oldu. Bizden önceki değerli hükümetimiz ve bakan arkadaşlarımızın yaptığı mücadeleyi bizde kaldığı yerden devam ettirdik. Özellikle otomotiv de çip kriziyle başlayan süreçte biliyorsunuz parça eksikliğinden çip eksikliğinden dolayı sıfır otomobil üretiminde ki aksamalar, pazarlamadaki aksamalar, karaborsa fiyatların oluşmasına araç bulunamamasına maalesef bazı satıcılarda araçlarla alakalı haksız taleplerde bulunulması gibi uygulamaları beraberinde getirdi. Biz de göreve başladığımızın hemen ertesinde bu konuyu tabii kucağımızda bulduk. Sektör kuruluşları ile çağırdık. Her biriyle birkaç defa görüştük, istişareler yaptık. Sektörden tanıdıklarımızla ve sektörlerin başkanları, yönetim kurulları komple geldi ve sonunda geçen dönem alınmış olan 6 ay 6 bin km, ikinci eldeki satış sınırlamasını öncelikle devam ettirdik 1 Temmuzdan itibaren” ifadelerini kullandı.
“Hayat normale döndü, ticaret normale döndü”
2. el araç piyasasındaki balonun söndüğünü ve piyasanın normale döndüğünü ve aynı durumun emlakta da etkili olmaya başladığını söyleyen Bakan Bolat, “Aldığımız tedbirlerle Ağustos ayının ortalarından sonra yavaş yavaş stoktaki araçların çıkmaya başladığını gördük ve bir aylık bir süre zarfında neredeyse 600 bin araç ortaya çıktı ve biz tabi stokçuluğa karşı denetimlerde yakalamalar yapıyorduk. Cezayı tedbirler uyguluyorduk ama piyasa kendiliğinden bu stoklar ortaya çıkarmaya başladı. 6 ayda bulunamayan 6 ay süren araç satışları 6 saatte yapılır hale geldi. Önce ikinci elde bu aldığımız tedbirlerden sonra fiyatlarda düşme başladı. Yüzde 20’lere varan ciddi manada stoklarda ortaya çıkınca ve satışlardaki balon köpük ortadan kalkınca özellikle 1. elde de kampanyaların başladığını gördük. Neredeyse Eylül ayından bugüne 6 ay ve sizin biraz önce dediğiniz gibi 12 ay sonra taksitlerin başlayabileceği kampanyalar başladı. Yani piyasada aslında işler normale döndü rayına oturdu. Balon köpük ortadan kalktı, yapılan budur. Hatta içlerinde arkadaşlarımız da var. Tanıdıklarımız var, bizi yaktınız falan gibi espriler yapıyorlar. Biraz doğru, biraz esprili ama olan şey şu, hayat normale döndü, ticaret normale döndü. Aynı şey emlakta da kendini gösterdi. Konut fiyatlarında dükkan fiyatlarında benzeri yüzde 20’ler civarında bir düşüş köpüğün ortadan kalktığı bir tablo oldu. Bu kira fiyatlarına da yansımaya başladı bunu. Diğer alanlarda da gördük” ifadelerine yer verdi.
“Fiyat etiket yönetmeliğine dair bir değişiklik yaptık”
1 Ocak itibariyle lokanta, restoran ve kafe ve pastanelerde fiyatların kapıda ve masalarda menü şeklinde yazacak yeni uygulamaya geçileceğini söyleyen Bakan Bolat, “Pandeminin ilk aylarında bu hizmet sektörü ağır bir bedel ödedi. Aşağı yukarı 3 ay kadar daha sonra 2020’nin sonbaharı ve 2021’in ilkbaharında da yer yer kapatmalar oldu. Baktığımızda tabi insanlar karantinada içe kapanmaktan sonra bir anda kendini sosyal hayatın içine doğru barajın kapağı açılmışçasına evet ve tabii bu yükselen talep aşırı talep de çok rahat zam yapma alışkanlığına doğru dönüştü. Mesela tüketici fiyatlara endeksimizde bir yıllık fiyat artış oranı yüzde 61,90 ve 62 ama gıda piyasalarında yüzde 75’lerin üzerinde hizmet sektörlerine bakıyoruz yüzde 90’larda maalesef yani bu kabul edilebilir bir durum değil. 2.’si Tabii müşteri geliyor diye keyfi zam yapma olayı var ve artık iş o noktaya geldi ki menülerde bile fiyatlar yazılmıyor artık ve hesap geldiği zaman kavga gürültü, anlaşmazlıklar, ihtilaflar çok arttı. Bakanlığımıza çok şikayetler geliyor. Biz de hayatın içindeyiz. Bu durumları görüyoruz. Hemen bu fiyat etiket yönetmeliğini de bir değişiklik yaparak 1 Ocak’tan itibaren başlamak üzere lokanta, restoran, kafe, pastane gibi yerlerde iş yerlerinde mutlak suretle menüde yer alan yemekler içeceklerin kapının önünde görülebilir bir şekilde büyükçe menü ve fiyatlar yer alacak ve masanın üstünde de bu menü ve fiyatlar yer alacak” dedi.
“Cumhur İttifakının bu seçimi kazanmasını pek istemediler”
Seçim sürecinde AB ülkelerinin ve ABD’nin borsayı manipüle ederek ekonomik baskı uyguladığını söyleyen Bakan Bolat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanmasıyla birlikte AB ülkelerinin yapıcı ilişkiler kurmak istediklerini de söyleyen Bakan Bolat, “Şimdi Avrupa Birliği ile ilişkilerin bir boyutunu söyleyeyim, ondan sonra da tabii ki biz konusuna gireyim. Malum Avrupa Birliği olsun ABD olsun İsrail olsun mevcut Cumhurbaşkanımız önderliğindeki cumhur ittifakının bu seçimi kazanmasını pek istemediler. Bunu hepimiz biliyoruz. Seçimden önce ekonomik baskı, vize konusunu özellikle sıkıştırarak bir manuel olarak kullanıp seçmenlere yönelik etkileme çabaları ve borsayı özellikle 3 ay boyunca manipüle ederek borsayı yıkmaya çalışarak. Borsadan bir tepki oluşturma şeklinde taktikler izlediler. Bunu inkar edecek kim varsa tartışmaya hazırım. Yani bunu hepimiz yaşadık. Seçimden sonra daha seçimin akşamından itibaren Türkiye ile yapıcı diyalog kuralım, iş birliği yapalım anlayışıyla 180 derece bir dönüş sergilediler. Hay hay ya bizde kimseyle ilişkileri bozma ya da kırma dökme peşinde asla değiliz, iş birliği yapmak istiyoruz daha fazla. Ticaret, ekonomik işbirliği yapmak istiyoruz ABD den Avrupa birliğinden ve Türkiye’yi seven dünyadaki birçok ülkelerden bu yeni dönemde Türkiye’nin yeni hükümetiyle yakın diyalog ve işbirliği noktasında çok ciddi bir şey gördük. İlgi gördük. Biz de temaslarımızda bakanlık olarak yaptığımız şeyde bunu yakinen şahitlik ettik. Avrupa Birliği’yle temaslarımız sıkılaştı. Gelişler gidişler arttı. Biz de birkaç bakan arkadaş Brüksel’e gittik. AB komisyon başkanı üyeleriyle görüştük” şeklinde konuştu.
“Görünmez el devreye girdi ve konu gündemde tutulmadı”
Türkiye’ için birçok ekonomik proje tavsiyelerinin raporda yer aldığını, Almanya ve Yunanistan ülkeleriyle yapılan toplantının başarılı geçtiğini fakat AB Konseyi Zirvesi’nde gündemde tutulmadığını aktararak, “AB komisyon dış politika temsilcisinin hazırladığı raporda da genişleme komiseriyle de bu söylediklerimiz minvalinde Türkiye ile bizim istediğimiz gibi gümrük birliğinin modernleşmesi, hizmetler sektörünün e ticaretin kapsam altına alınması, var olan sıkıntıların çözülmesi için müzakerelerin başlatılması tavsiyesi yer aldı. Başta iş insanları, akademisyenler, öğrenciler ve kültür sanat insanlarına yönelik bize kolaylıkları çok girişli ve çok yoruyor. Evet, uzun süreli bir mekanizma başlatalım. Önerisi Avrupa Yatırım Bankasının kredi musluklarını Türkiye’deki projeleri açması ve Türkiye’de yüksek düzeyli siyasi ideal başlatılması önerisi yer aldı. Bu 14-15 Aralık’taki Brüksel’deki AB Konseyi zirvesinde bunun kabul edilmesi bekleniyordu. Ancak Almanya ve Yunanistan’la yapılan zirve toplantılarımız da başarılıydı. Muhtemelen bir görünmez el devreye girdi ve konu gündemde tutulmadı. Sadece Avrupa Birliği komisyonunun raporunu not ediyoruz şeklinde muğlak bir ifade. Çünkü Mart ayında Türkiye’de seçimler var. Yılın ikinci yarısında bu konuya tekrar. Bakarız o da var ve bir de Türkiye’nin Filistinlilerin haklarını savunma konusunda dünya harekete geçirmesi. İsrail’e şartsız ve açık destek veren bazı AB ülkelerini o noktada rahatsız etti. Muhtemelen bir birkaç aylık bekle gör moduna geçtiler. Vize konusundaki beklentimiz şu, vize zaten Ankara antlaşması ortaklık anlaşmamıza göre 1 Aralık 1980” dedi.
“Geçen yılki dış ticaretimiz 618 milyar dolardı”
İhracatta artışın olduğunu ve ticaretin döviz yerine milli paralarla yapıldığını söyleyen Bakan Bolat, geçen yılki dış ticaretin 618 milyar dolar olduğunu ifade etti. Bakan Bolat, “Yani bir sıfırdan daha büyük biliyorsunuz, şöyle söyleyeyim, ihracatta 11 milyar dolarlık artış oldu. İhracat milli paralarla yapılıyor, ithalatta da 25 milyar dolarlık ithalat milli paralarla yapılıyor ki yani yüzün üzerindeki ülkeyle bunları yapabiliyoruz. Şimdi döviz sıkıntısı olan ülkeler de var. Özellikle Afrika ülkelerinde bazı Asya ülkelerinde ciddi döviz problemleri var. Körfez değil de bazı Orta Doğu ülkeleri de dahil. Yani topladığımızda 36 milyar dolar yapıyor. Bizim geçen yılki dış ticaretimiz 618 milyar dolardı. Yaklaşık yüzde 6,5 7 civarında 6,5 civarında toplam ticaretimizin yüzde 6,5’unu milli paralarla yapıyoruz. Bu önemli ve dövize bağımlılığı azaltma anlamında önemli para döviz olmayıp da bizimle ticaret yapmak isteyen bizden mal almak isteyen ülkelere karşı da bir finansman sağlamış oluyoruz. Bunu geliştirmeye devam edeceğiz. Yani süreç sürekli artan bir ivmede” ifadelerini kullandı.
“2023 yılını 1 trilyon doların üzerinde milli gelir ile kapatacağız”
2023 yılını 1 trilyon dolar milli gelirle kapatacaklarını ve kişi başı milli gelirin 12 bin 500 dolara yükseleceğini söyleyen Bakan Bolat, “2023 yılını 1 trilyon doların üzerinde milli gelir ile kapatacağız. Kişi başı milli gelirimiz 12 bin 500 dolara yükselecek. Bu yıl dünyada talep düştü, dünya üretimi durgunlaştı. Biz birde 6.5 milyar dolar kayıpla karşılaştığımız depremleri ile büyük bir sarsıntı yaşadık. Büyük yıkımlar oldu. Buna rağmen Türkiye ilk 9 ayda yüzde 4.7 büyüme sağladı. Çin ve Hindastan’da bu rakamlar civarında ki Avrupa Birliği’nde büyüme yüzde 0 civarında. İhracat konusunda ise, ilk 2 ay yüze 8’lik kayıp başlamıştık. İnşallah artıda bitireceğiz. Hizmet ihracatını inşallah yüzde 13’lük artıda bitireceğiz. Dış ticaret ve cari açığımız gerilemeye başladı. İthalatımızda da geçen yılın aynı aylarına göre bir gerileme var. İhracatımızda geçen yılın aynı aylarına göre artış sağlayarak ilerledik. 2024 yılından umutluyuz. Dünyadaki siyasi tablo, savaşlar ve ekonomik tablo belli. Buna rağmen biz azim ve şevk ile çalışmaya devam edeceğiz. Orta vadeli program iyi işliyor. Makro hedeflerin neredeyse tamamı tuttu. İşsizlik oranı da yüzde 8.5’e geriledik. Bu büyük bir başarı. İstihdam sayımız ise 32 milyona yükseldi” diye konuştu.