Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, “Yıl sonu enflasyon beklentisi, tahmin ve belirsizlik aralığı beklentilerimizle uyumlu” dedi.
TCMB Başkanı Fatih Karahan, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş Başkanlığında toplanan TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda bilgilendirme amacıyla gerçekleştirdiği sunumun ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Karahan, enflasyon oranlarına ve enflasyonun etkilendiği koşullara ilişkin sorulara yanıt verdi. Karahan, dezenflasyon için talep ve beklenti yönetimi yaparak, dezenflasyonu süreciyle uyumlu şekilde tesis edecek parasal sıkılığı sağladıklarını dile getirdi. Karahan şu ifadelere yer verdi:
“Birkaç yıla yayılan bir süreçten bahsediyoruz. Yüzde 75’ten tek haneye inmesi öyle bir yıl içinde çok mümkün olmuyor. Bir süreye yayıldığı için de yurt içi ve yurt dışı kaynaklı şokların olması bu sürede ihtimal dahilinde olmuş oluyor. Bu işin doğasında olan bir unsurdur. Ama Merkez Bankası olarak bizim görevimiz bu gelişmelerin dezenflasyon sürecine etkilerini en aza indirgemektir. Maliyeti olmayan bir türbülans yoktur. Ama bizim görevimiz bu maliyeti en aza indirgemektir. Böyle durumlarda görevimiz piyasalara güven vermek, piyasaları sakinleştirmektir.”
“Yaşanan çalkantının makro finansal istikrarı bozmasına izin vermedik”
Son dönemde piyasalarda yaşanan çalkantılarda Merkez Bankası piyasaya güven vererek ilerlediğini kaydeden Karahan, “Az önce bahsettiğim prensipler doğrultusunda araçlarımızı bütün araçlarımızı doğru zamanda ve doğru ölçüde kullanarak yaşanan çalkantının makro finansal istikrarı bozmasına izin vermedik geldiğimiz noktada. Piyasayla uyumlu ve proaktif bir yaklaşım benimsedik. Bu yaklaşımımız sayesinde enflasyon görünümüne ciddi bir bozulma yaşanmadı” diye konuştu.
“Arz talep dengesizliğinin yüksek olduğu dönemlerde rezervlerimizi piyasaya sağlamak için kullanıyoruz”
Karahan, döviz kurunun seviyesine yönelik herhangi bir hedeflerinin olmadığını da söyledi ve kur politikalarının döviz kurunda aşırı oynaklığı engelleyecek şekilde belirlediklerinin altını çizdi. Karahan, “Arz talep dengesizliğinin çok yüksek olduğu dönemler oluyor. Bu dönemlerde biz rezervlerimizi döviz likiditesi piyasaya sağlamak için kullanıyoruz. Bunu iki yönlü de kullanıyoruz. Geçen sene çok fazla döviz arzı olup döviz talebi az olduğunda alım yönlü müdahalelerle son dönemde de talebi çok fazla arzı öz olduğunda aşırı oynaklığı her zaman engellemek için satım yönlü yönler satım yönlü müdahalelerde de bulunduk, bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.
“Sunumda 19 Mart’a kadar olan süreç ve ondan sonraki süreci zaten net bir şekilde gösterdik”
Karahan, sunumunda rezerv rakamlarında gerçekleşen düşüşlerden bahsetmediğine yönelik eleştirilere de yanıt vererek, “Aslında buna katılmıyorum. Çünkü sunumda oklarla da çok net bir şekilde gösterdik. 19 Mart’a kadar olan süreç ve ondan sonraki süreci zaten net bir şekilde gösterdik. Ama sadece düşüşten bahsetmek de doğru olmaz. Yani bir futbol üzerinden analoji vermiş olalım. Yani 5-2 biten bir maçta size maç nasıl geçti denildiğinde iki gol yedik demezsiniz. Yani 5 gol attık 2 gol yedik ve net olarak 3 farkla kazandık derseniz. Dolayısıyla hem artış hem düşüşü gösteriyoruz ama tabii ki son an itibariyle işte iki sene öncesine göre olan farkı da vurgulamakta fayda olduğunu değerlendiriyorum. Eksi 60 milyardan pozitif seviyelere geldiğimiz bir rezerv seviyesi söz konusu” değerlendirmesinde bulundu.
“Kendi değerlendirmemiz rezerv yeterliliğinin tam olarak olmadığı yönünde”
Rezerv yeterliliğiyle ilgili de konuşan Karahan, “Merkez Bankası olarak olası şoklara karşı gerekli dövizli kitlesini bulundurmak amacıyla biz rezerv tutuyoruz. Son dönemde de belli bir miktar azalma söz konusu. Döviz bürüt rezervlerde azalma biraz daha az swap hariç net rezervlere göre. Yeterlilik ölçütlerine baktığımızda birden fazla yeterlilik var. Burada kısa vadeli borç oranına baktığımızda rezerv seviyesi yeterli seviyede değil. Ama ithalata M’ye göre baktığımızda yeterli seviyede ama kendi değerlendirmemiz açıkçası rezerv yeterliliğinin tam olarak olmadığı yönünde. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde piyasa koşulları el verdiğince rezerv bir biriktirmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Bunu yaparken de ama en önemli öncelik olarak aktarım mekanizmasını ve likidite koşullarının olumsuz etkilenmemesine dikkat edeceğimizi vurgulamak istiyorum” diye konuştu.
“Türk lirasına ilgiyi art artıracak uygulamalarımız devam edecek”
Genel olarak rezerv biriktirme politikalarıyla ilgili bir değerlendirme yapılması gerektiğini söyleyen Karahan, rezerv biriktirme stratejilerinin üç parçadan oluştuğunu ifade etti. Karahan, bu parçalardan birinin cari dengeyi düzeltmek olduğunu söyleyerek, “Milli Gelire oranla yüzde 6’ya yaklaşan bir cari açık söz konusuydu. Bunu yüzde 1’in altında olduğunu bu sene görüyoruz. Bu sene yüzde 1’in miktar üstüne gibi 1,2 gibi olabilir. Geçen sene oranla biraz daha yüksek olabilir ama tarih ortalamanın çok çok altında gerçekleşeceğini düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
İkinci aşamanın yurt içi yerleşiklerin Türk Lirasına dönüşü olduğunu söyleyen Karahan, hem hane halkında hem de tüzel kişiliklerde dolarizasyonun bozulduğunu ve Türk Lirasına geçişin olduğunu gördüklerini ifade etti. Karahan, gelinen noktada çok sınırlı bir bozulma olduğunu ve hane halkının döviz talebinin olmadığını aktardı.
Üçüncü aşamanın ise portföy akımları olduğunu işaret eden Karahan, “Burada evet son dönemde yurt dışı kaynaklı çıkış gördük. Ama biz bunun zaten doğası gereği hızlı girip hızlı çıkabildiğini biliyorduk. Bunun da çok büyük oynaklığa sebep olmasını engellemek için belli limitlerimiz vardı yurt dışı kaynaklı. Bunları da o dönem genişletmeyi düşünmedik. Dolayısıyla riskleri sınırlamış olduk. Bundan sonra da Türk lirasına ilgiyi art artıracak uygulamalarımız devam edecek. Bunlarla rezervleri desteklemeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
“Bankamız şeffaflık noktasında dünyada gerçekten sayılı merkez bankaları arasında”
Merkez Bankası’nın şeffaf olmadığı yönündeki eleştirilere de cevap veren Karahan, “Bankamız şeffaflık noktasında dünyada gerçekten sayılı merkez bankaları arasında. Günlük analitik bilanço yayınlıyoruz ve oldukça detaylı bir bilanço. Buradan zaten günlük net bir şekilde pozisyondaki değişimler hesaplanabiliyor. Günlük bazda takip edilebiliyor. Diğer merkez bankalarına baktığınızda en iyisinin haftalık bazda birçoğunun da aylık bazda yayınladığını görebilirsiniz” dedi.
“19 Mart’takine benzer bir hareket yaşanmadı piyasadaki oynaklığı kontrol altına aldık”
Merkez Bankası’nın müdahale konusunda erken davranmadığı ve geç kaldığı yönündeki eleştirilere değinen Karahan, “Bu noktada 19 Mart günüyle ilgili bilgilendirme yapmam gerekiyor. Burada aslında yurt dışı bankaların Türk bankalarıyla yapabilecekleri işlem limitleri var. Bunlar bizim dışımızda koyulmuş limitler. Yurt dışı bankalarının Türk bankalarına koyduğu limitler. Bu limitler kısa sürede de olunca ani bir yükseliş yaşandı ama o gün günlük işlem hacmi tarihsel ortamların çok çok üstündeydi. Eski sunumlarımızı da grafikte gösterdik. Büyük ölçüde zaten sunumda da söylediğim gibi daha önce de söylediğim gibi yurt dışı kaynaklı bir gelişmeydi. Bunu takip eden birkaç günde de yine yüksek döviz talebi seyretti ama bizim aldığımız önlemler sayesinde 19 Mart’takine benzer bir hareket yaşanmadı. Piyasadaki oynaklığı kontrol altına aldık” diye kaydetti.
“Tedbiri bir faiz artışı yaptık”
Genel politika duruşlarında hedeflerinin her zaman enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı olduğunun altını çizen Karahan, “Burada biz neden indirim patikasındayken neden yukarı yönüne hareket ettik? Çünkü son dönemde yaşanan gelişmeler enflasyon görünümü açısından risk oluşturdu. Yukarı yönlü riskleri arttırdı. Biz de burada sıkı parasal duruşu destekleyici tedbirleri ivedilikle aldık. Tedbirli bir faiz artışı olduğunu söyleyebiliriz” açıklamasında bulundu.
Enflasyonun kalıcı olabilme ihtimaline ilişkin sorulan soruya yanıt veren Karahan, enflasyonun düşüş eğiliminde olduğunu ve son iki yılda alınan tedbirlerin olmaması halinde enflasyonun şu anki oranından çok daha yüksek olacağını kaydetti.
“Yıl sonu enflasyon beklentisi, tahmin ve belirsizlik aralığı beklentilerimizle uyumlu”
Yıl içerisinde enflasyon tahminlerinin güncellenmesine dair konuşan Karahan, şu ifadelere yer verdi:
“Burada baktığımızda şu an için yani 2025 yılı sonu için belirlediğimiz tahmin ve belirsizlik aralığı beklentilerle şu anda uyumlu. Ama burada beklentilerin çıpalanmadığı ekonomilerde yüksek seyrettiği ve oynaklık gösterdiği ekonomilerde dönem başında yılsonuna ilişkin tahminler iddialı olabiliyor. Bunlar bir miktarda bizim iddiamızı gösterme amacıyla ama yıl sonuna gelindiğinde tahminlere yakın sayan gerçekleşmeler kredi bilete kazandırıyor. Biz her enflasyon raporu öncesinde bir araya geliyoruz. Bütün güncel veri akışını değerlendirerek tahminde bir güncelleme olup olmadığını değerlendiriyoruz ve bunun kamuoyuyla iletişimini yapıyoruz. Şu anki değerlendirme mevcut veriler itibariyle ciddi bir bozulma olmadığını değerlendiriyoruz.”
Enflasyon tahmin aralığının açıklığının nedenini de açıklayan Karahan, piyasadaki belirsizlik ve oynaklıkların yüksek olduğu dönemlerde enflasyon tahmin aralığının da yüksek olduğunu kaydetti.
“Büyüme eskiye göre bir miktar daha düşük”
Para politikası maliyeti ve büyümeye ilişkin konuşan Karahan, “Burada bir miktar kısa dönemli bir yavaşlama olabileceğini söyledik. Geçen senede ikinci ve üçüncü çeyrekte zaten bir miktar ekonomik büyümenin yavaşladığını gördük. Şu anda talepte dengelenme oluyor. Dolayısıyla büyüme bir miktar eskiye göre daha düşük olsa da iç taleple dış talebin katkısı daha dengeli” ifadelerini kullandı.
“Zirai donun enflasyona etkisi 0,4 puan”
Zirai donun enflasyonu etkisine de değinen Karahan, “Yapılan hesaplara göre zirai donun enflasyona etkisi 0,4 puan kadar olabilir” açıklamasında bulundu.