Yapay zekâ kullanılarak uygulanan yeni bir kan testi yöntemi ile artık organların yaşlanma riskinin önceden belirlenebileceğini belirten Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Akdemir, “Yapılan çalışmalar, bazı organlarımızın bizden daha hızlı yaşlanabildiğini gösteriyor. Bu nedenle özellikle dengesiz beslenme, düzensiz uyku, hareketsiz yaşam, sigara, alkol ve stres gibi çevresel riskleri azaltmamız gerekiyor” dedi.
Stanford Üniversitesi’nden araştırmacıların, bilim dergisi Nature’da yayınlanan bir araştırmada kan testiyle 11 organ ve dokudaki proteinleri inceleyerek, organların hızlı yaşlanıp yaşlanmadığının önceden tespit edilebileceğini ortaya koyduğunu belirten İSÜ Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi’nden Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Akdemir, bu araştırmanın gelecekte daha uzun ömre giden yolda çığır açabileceğini söyledi.
“Yapay zekâ ile organların yaşlanması hesaplandı”
Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Prof. Dr. Gökhan Akdemir, “Bilindiği üzere beyin, kalp, akciğer, böbrek, karaciğer, kemikler gibi organların durumunu görmek için genellikle radyolojik testler yapılır. Bunlar genellikle ultrasonagrafi, tomografi, anjiyografi ve manyetik rezonans (MR) gibi görüntüleme yöntemleridir. Elde edilen görüntüler anlık ve önceki ile karşılaştırmalı görüntülerdir. Bu yöntemler organların görüntülerinin incelenmesidir. Moleküler veya genetik bir inceleme değildir. Ancak ABD’deki Stanford Üniversitesi’nde sonuçları 7 Aralık’ta kamuoyuna duyurulan yeni bir çalışmada ise, alınan kan örneklerinde organlara özgü saptanan proteinlere bakılmıştır. ‘Single-cell RNA sekanslaması’ denilen yeni bir yöntem ile bu proteinler üzerinden organların yaşlanması ve bu yaşlanmaya göre kişide hastalıkların gelişme riskini tahmin eden yapay zekâ ile hesaplamalar yapılmıştır” ifadelerini kullandı.
“5 binden fazla kişiden kan örnekleri alındı”
Araştırmada 5 binden fazla kişiden kan örneklerinin alındığını dile getiren Prof. Dr. Akdemir, daha sonra beyin, akciğer, kalp, karaciğer, böbrek, bağışıklık sistemi, damarlar, kaslar, bağırsaklar, pankreas ve yağ dokusu olmak üzere toplamda 11 adet organın örneklemeye alındığını belirterek yapılan çalışma hakkında şu bilgileri paylaştı: “Araştırmada Single-cell RNA sekanslaması ile toplamda 4 bin 979 protein saptanmış. Bu proteinler daha sonra organlara özgü proteinler olarak ayrılmış. Örneğin, beyin için ayrı, kalp için ayrı olmak üzere her organın proteinlerine ayrı ayrı bakılmış. Sonra da saptanan bu proteinleri yaşlanmaya göre nasıl değişikliğe uğradığını saptamışlar. Özellikle her organın kendi hücresindeki proteinlere bakılmıştır. Organlardaki yaşlanan hücrelerin proteinleri ve hastalık durumundaki proteinlere bakılmış.”
“Hem hastalıklar hem de yaşlılıktaki problemler tespit edilebilecek”
Araştırmada farklı organlardaki hastalıkların mercek altına alındığına dikkat çeken Prof. Dr. Akdemir, “Beyinde Alzheimer hastalığına; kalpte ise kalp krizi, hipertansiyon, damar sertliğine bakılmış. Yaşlılıkla birlikte ortaya çıkan veya değişkenlik gösteren bu proteinlerle hastalıkların ortaya çıkışı tahmin edilmiştir. Alınan kan örneği sayısı arttıkça, yaşlanma ve hastalıklar üzerine daha detaylı bilgiler elde edilecektir. Hem hastalıklar tahmin edilecek hem de yaşlandıkça ne gibi sorunlarla karşılaşılacağının tahmini yapılacaktır” dedi.
“Önce yaşam biçimi değiştirmeli”
Organlarımızın hızlı yaşlanmasında özellikle yaşam biçimi ve çevresel faktörlerin etkili olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akdemir, ancak genetik faktörlerin de rolünün yabana atılmaması gerektiğini işaret etti.
Bir organın kan testi ile hızlı yaşlandığı önceden tespit edildiği takdirde neler yapılabileceğine de değinen Prof. Dr. Akdemir, “Örneğin, bir kişide beynin ya da kalbin hızlı yaşlanma riski olduğu saptanırsa, bu organa dışarıdan acil bir müdahalede bulunmak yerine öncelikle yaşam biçimini değiştirmemiz gerekecek. Bunlar arasında ilk akla gelenler beslenme, hareket etme, gelişen hastalıkları kontrol altına alma/ hipertansiyon ve diyabet kontrolü, sigara ve alkol kullanılmaması gibi önlemler olabilir. Kan tahlillerinde bakılan proteinlerle nelerin sizin organlarınızı hızlı yaşlandırdığı tespit edilince, artık ona göre davranmanız gerekecek” diye konuştu.
“Tıp yeniden yazılacak”
Organların yaşlanma durumunu gösteren kan testinin yakın gelecekte hayata geçmesiyle hiç hastalığımız olmasa da gerek organ sağlığımızı gerek genel sağlığımızı kontrol etmek için belli sürelerde kan testi yaptırılması gerekebileceğini kaydeden Prof. Dr. Akdemir, özellikle çevresel ve ailesel faktörlere göre risk altındaki kişilerin daha sık gözlem altında tutulacağını ifade etti.
Yapılan kan testi yeni bir test olsa da henüz patentinin alınmadığının altını çizen Prof. Dr. Akdemir, “Bu kan testi, şu ana kadar organlar konusunda yapılan en önemli ve en doğru bir test olacak. Bu yeni yönteme Multiomic çalışmalar deniyor. Tıp yeniden yazılacak. Anatomisi, fizyolojisi, hastalıkları, tanıları ve tedavileri. Bu test hayata geçtiğinde ilk defa kişiye özel bir tıp olacak” dedi.
“Uzun yaşam için sigara, alkol ve stresten uzak durun”
Son olarak organların sağlıklı olması ve uzun yaşamak için dikkat edilmesi gerekenlerden bahseden Prof. Dr. Akdemir, “Genetiğimizi değiştiremeyiz ancak aklımız erdiği andan itibaren yaşlılığımıza yatırım yapmalıyız. Düzenli beslenme, düzenli uyuma ve sportif hareket, sigara, alkol ve stresten ise uzak durmalıyız” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.