Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, Kirazlimanı Yaşam Merkezi’nde hayata geçirdikleri topraksız bitki fabrikası ile topraklı tarıma göre yüzde 98 daha az su kullanıp, kısa sürede fazla verim elde ettiklerini ve merkezin dünyadaki su kıtlığına karşı bir çözüm olduğunu söyledi.
Başkan Güler’in kararlı duruşu ile Ordu’nun Altınordu ilçesi Kirazlimanı Mahallesi sınırları içerisinde kumsal alanda bulunan gökdelenlerin yıkılması ile alana inşa edilen Kirazlimanı Yaşam Merkezi gelişmeye devam ediyor. Kütüphaneden parklara vatandaşların yararlanabileceği nice alanların bulunduğu merkezde tarıma da can veriliyor. Bu kapsamda merkezin altında inşa edilen geleceğin tarım modelini temsil eden Bitki Fabrikası’nda topraksız tarım (dikey tarım) ünitesi kuruldu. Bu ünitede toprak kullanılmadan kapalı ve hijyenik bir ortamda üretim yapılıyor.
“Daha ekonomik daha teknik ve sıhhi, su tüketimi yüzde 98 daha az”
Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler burada yapılan çalışmalar ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu. Buradaki üretimin Ordu’da yepyeni bir saha oluştuğuna değinen Başkan Güler, “3 gökdelen inşaatının yıkılmasının ardından yapılan yaşam merkezinin altında bulunan bitki fabrikasındayız. Burada topraksız tarım yapıyoruz, diğer adıyla dikey tarım. Burada 4 bin 500 marul üretimi yapıyoruz. Topraklı tarımda 90 günde yapılacak işi biz burada 30 günde yapıyoruz. Bu üretimimiz ile sıfır ilaç ve sıfır gübre ile yüzde 98 daha az su kullanıyoruz. Dünyadaki su kıtlığına karşı bu üretim bir çözüm. Burası Ordu’da yepyeni bir saha oldu. Tarıma verdiğimiz ağırlık, modern gıda yönetimi ile ilgili çalışmalarımızı burada ispat etmiş oluyoruz. Bu yöntem daha ekonomik daha teknik ve aynı zamanda daha sıhhi” dedi.
Üretim nasıl yapılıyor?
Merkezde toprak kullanılmadan, kapalı ve hijyenik bir ortamda üretim yapılıyor. Açık arazide 90 günde yetişen marul, burada sadece 30 günde hasat ediliyor. Gün sayısı zamanla 15 güne düşürülmesi hedefleniyor. Kapalı sistem üretim sayesinde bitkilere yukarıdan ilaç veya gübre verilmediği için ürünlerde ne pestisit (tarım ilacı) kalıntısı ne de nitrat kalıntısı bulunuyor. Ayrıca bu yöntemle, geleneksel tarıma göre yüzde 98 daha az su kullanılıyor. Bu kuraklık ve su kaynaklarının azalması gibi ciddi risklere karşı önemli bir adım oluşturuyor. Sadece 100 metrekarelik bir alanda yılda yaklaşık 300 bin adet sebze üretilebiliyor ve tüm süreç tam otomasyonlu şekilde işliyor.