Eski milli voleybolcu Neslihan Demir, 2025 FIVB Voleybol Milletler Ligi’nde (VNL) mücadele edecek A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın başarılı bir performans sergileyeceğine inandığını belirterek, “Kızlarımız belki geçen sene çeşitli sakatlıklar ve benzeri olumsuzluklar yüzünden çok fazla istedikleri oyunu sahaya koyamadılar. Bu sene ve önümüzdeki sene tekrardan Türk kadının gücünü sahada herkese göstereceklerine inanıyorum” dedi.
Didim’de yer alan Anda Barut Collection’da düzenlenen ’Olimpiyat Madalyalı Sporcular ve Dünya Şampiyonları ile Sağlıklı Yaşam Haftası’ etkinliğine Türk voleybolunun ’Demir Lady’ lakaplı efsane ismi Neslihan Demir de katıldı. Neslihan Demir, organizasyonda İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine, A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın da mücadele edeceği 2025 FIVB Voleybol Milletler Ligi (VNL) öncesi açıklamalarda bulundu.
“Kızlarımızın, tekrardan Türk kadının gücünü herkese göstereceklerine inanıyorum”
Haziran ayında başlayacak ve bir ayağı İstanbul’da düzenlenecek Milletler Ligi’nin olimpiyat yolunda kritik bir adım olduğunu vurgulayan Demir, A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın bu yıl yeniden güçlü bir performans ortaya koyacağına inandığını söyledi. Neslihan Demir, “Her sene düzenlenen çok önemli bir organizasyon. Milli takımımız daha önce bunda şampiyonluklar kazandı ve çok önemli bir turnuva. Bu aynı zamanda olimpiyata gidişimizin de önemli biletlerinden, ülkenin puanını arttıran, ülkemizi daha üst sıralara taşıyan bir turnuva. Akabinde de çok önemli yine dünya şampiyonası var. Kızlarımız belki geçen sene çeşitli sakatlıklar ve benzeri olumsuzluklar yüzünden çok fazla istedikleri oyunu sahaya koyamadılar. Bu sene ve önümüzdeki sene tekrardan Türk kadının gücünü sahada herkese göstereceklerine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
“Başarı, uzun vadeli yatırımların sonucu”
Milli takımın başarısının bir günde oluşmadığını ifade eden Neslihan Demir, federasyonun ve kulüplerin uzun yıllara dayanan yatırım ve çalışmalarının bu başarıda önemli payı olduğunun altını çizdi. Demir, “Benim A Milli Takım’da oynayan birçok kız kardeşim, ’Abla biz senin sayende başladık’ diyor. Baktığınızda bu ülkenin voleybolu sevmesi açısından çok önemli bir durum. Şimdi onları izleyen birçok çocuk voleybola başlıyor ve bizim sürdürülebilir yapımızı bu başarılar devam ettiriyor. Bu, ülkemizde voleybolun sevilmesi açısından çok kıymetli. Burada kulüplerin ve federasyonun payı da çok büyük. Çok güzel okul taramaları yapılıyor. Bütün çocuklarımız voleybola kazandırılmaya çalışıyor. Bence bu çok önemli bir adım. Bu da başarıyı daha sürdürülebilir kılıyor” şeklinde konuştu.
“Türk kulüplerinin katkısı büyük”
Türk takımlarının son yıllarda gösterdiği performansa da değinen Demir, köklü kulüplerin yaptığı yatırımların milli takıma yansıdığını aktararak, “Eczacıbaşı, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, V. Bank gibi ismini sayamadığım Türk voleyboluna emek vermiş kulüplerimizin katkısı çok büyük. Bunların yatırımları, getirdikleri iyi ve kaliteli yabancılar bizim Türk oyuncularımıza da iyi antrenman, iyi maç yapma şansı veriyor. Çünkü ne kadar iyi olursanız olun, iyi sporcularla, iyi takımlarla maç yapmadığınız sürece gelişmeniz biraz daha yavaşlıyor. Bu anlamda dediğim gibi federasyon ve kulüpler iç içe bunu ilerletiyorlar. Bana göre kulüplerimizin de katkısı, altyapıya yatırımları, genç kızlara verdiği değer çok önemli” değerlendirmesinde bulundu.
“Kızım da bir pasör olarak yetişiyor”
Kızının da kendisi gibi voleybolcu olduğunu söyleyen Demir, onun kariyerine dışarıdan destek verdiğini belirtti. Kızının milli takımda oynamasının kendisini gururlandıracağını sözlerine ekleyen Demir, “Kızım şu an Eczacıbaşı’nda oynuyor. Başladığı günden beri yorum yapmamaya, antrenörleriyle konuşmamaya özen gösteriyorum. Çünkü kimseyi ne etkilemek isterim ne o benden çok etkilensin. O yüzden biraz daha oyunun dışında durmaya çalışıyorum. Hem onun üzerinde bir baskı olmasın, hem de çizdiği kariyer yolunda rahatça ilerlesin diye. Biraz daha babası o konularla ilgileniyor. Umarım her şey istediği gibi olur. Pasör yetişiyor. Neden A Milli Takımımıza bir pasör yetişmesin? Benim canımdan, kanımdan olsun” diyerek sözlerini noktaladı.
Yunus Emre Öztaş
