Milli İstihbarat Akademisi (MİA) Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, sanayi devrimi ekonomiyi, toplumu, kültürü, siyaseti, çalışma koşullarını, kentleri nasıl dönüştürdüyse bir devrim niteliğinde olan yapay zekanın da hayatın her alanına nüfuz edeceğini belirterek, “Bu doğrultuda toplumsal fay hatları oluşacağı, küresel güç rekabetinin yeniden şekilleneceği kanaatindeyiz. Geçmişin bazı rekabet alanları önemsizleşirken, yeni rekabet alanları ortaya çıkacağı anlaşılıyor. Veri egemenliği, işlemci gücü rekabeti, çip üretimi için nadir elementler ve yenilenebilir enerji kaynakları rekabetin odağında olacaktır” dedi.
Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, Yapay Zeka, Toplum ve Güvenlik Çalıştayı’nın açılış konuşmasında genel olarak farklı disiplinlerden seçkin uzmanları bir araya getirerek yapay zeka gibi kritik konularda bir etkileşim, diyalog platformu oluşturmaya çalıştıklarını belirtti. Milli İstihbarat Akademisi olarak Türkiye’nin ve dünyanın gündemindeki konulara dair değerli çalışmalar ortaya koyduklarını ifade eden Köse, “Özellikle istihbarat, güvenlik, bölge çalışmaları alanlarında bilimsel şekilde ele almayı önemsiyoruz. Dünyadaki eğitimleri, gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. Bu alanda stratejik önceliğimiz olan konularda analiz ve raporlar yayınlıyoruz. Halen üzerinde çalıştığımız çok sayıda analiz ve raporumuz var. Bunu da peyderpey kamuoyunda karar alıcılarla, farklı mecralarla paylaşıyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin stratejik olarak öncelikli konularını öncelediklerini aktaran Köse, “Bölgesel ve küresel ölçekte yükselen belirsizlikler karşısında hazırlıklı, proaktif ve stratejik bir durumda hareket etmemiz gerekiyor. Dünyada ciddi bir değişim süreci var. Yapay zeka ile yaşanan bu değişim sürecinin bir parçası. Bunun için gerekli müktesebata ve kapasiteye sahibiz. Bilgi, vizyon ve irade ile geleceğin şekillenebileceğine inanıyoruz. Ancak bunların hepsinin bir araya geleceği platformlara ihtiyacımız var. Türkiye’nin güvenlik ve istihbarat alanındaki faaliyetleri ülkemizin yüksek operasyon el kapasitesini ortaya koyarken, akademimiz bu kapasiteyi bilimsel ve stratejik bilgiyle desteklemek arzusundadır” ifadelerini kullandı.
“Vizyonumuz, çok kutuplu dünyanın rekabet ortamında Türkiye’de nitelikli, analitik düşünen ve dünyayla entegre bir istihbarat toplumu oluşturmaktır“
İstihbarat teşkilatının ve akademinin dünyadaki gelişmelere yön veren bir perspektifle hareket etmesini önemsediklerini ifade eden Köse, “Vizyonumuz, çok kutuplu dünyanın rekabet ortamında Türkiye’de nitelikli, analitik düşünen ve dünyayla entegre bir istihbarat toplumu oluşturmaktır. Sizler de bu topluluğun doğal parçası ve üyelerisiniz. Bu topluluğun amacı hem bilgi üretimini teşvik etmek, hem üretilen nitelikli bilgiyi talep edecek bir perspektif ortaya koymak ve bunu da kullanmaktır. Dolayısıyla istihbarat topluluğu dediğimizde Türkiye’de bu işi anlayan, bu işi talep eden, bu konulardaki ürünleri tüketen bir topluluğun oluşması ve üreten bir topluluğun oluşması. Bu vizyon sadece mevcut gelişmeleri takip etmekle sınırlı kalmayıp, öngörü yeteneğine sahip, değişmelere yardım eden ve stratejik anlayışın kökleşmesi açısından önemli. Dolayısıyla bu istihbarat topluluğu, istihbarat teşkilatımızın ve akademimizin dünyadaki gelişmelere yön veren bir perspektifle hareket etmesini önemsiyoruz. Bu bağlamda akademik olarak istihbarat ve güvenlik alanlarında yüksek lisans programlarımız geçtiğimiz güz döneminde başladı. Aynı zamanda istihbarat, güvenlik, siber güvenlik, yapay zeka analitikliği, veri analitikliği ve bölge çalışmalarına dair sertifika programlarımızı yapıyoruz. Kamudan, basından, farklı alanlardan insanların da bu sertifika programlarından istifade etmesini sağlıyoruz. Sadece akademisyenlerin değil, istihbarat topluluğunun genel manadaki bütün paydaşlarının bundan istifade etmesini önemsiyoruz” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin ulusal güvenlik ve çıkarları doğrultusunda analitik ve stratejik bir bakış açısının kökleşmesi konusunda da çalışmalarımız devam ediyor”
Araştırma merkezlerinde de Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu stratejik alanlarda raporlar, analizler üretmeye çalıştıklarını aktaran Köse, “Güncel konuları yakından takip ediyoruz. Programımızın ve müfredatımızın kendine ait özgün bir pedagojik yaklaşımı var. Özellikle eleştirel düşünme, stratejik analiz ve problem temelli öğrenme bizim pedagojimizin önemli bir ayağı. Bu vizyonla yetişen kadroların Türkiye’nin ulusal güvenlik ve çıkarları doğrultusunda analitik ve stratejik bir bakış açısının kökleşmesi konusunda da çalışmalarımız devam ediyor. Bu stratejik kültürün oluşmasına yönelik adımlarımız devam ediyor” dedi.
Sanayi devrimi ekonomiyi, toplumu, kültürü, siyaseti, çalışma koşullarını, kentleri nasıl dönüştürdüyse bir devrim niteliğinde olan yapay zekanın da hayatın her alanına nüfuz edeceğini belirten Köse, “Felsefi açıdan, kültürel açıdan çok büyük değişimlere neden olacaktır. Yapay zeka ve bilgi devrimi, geleceği derinlemesine şekillendirecek ve toplumsal ekonomik yapıları köklü bir şekilde dönüştürecek önemli bir değişim sürecini işaret etmektedir. Bugüne kadar ağırlıklı olarak daha çok teknolojik, teknik boyutlarıyla tartışılan bu meselenin siyasi, toplumsal, kültürel birçok boyutu vardır. Bunların ele alınması konusunda hala eksik kalmakta olduğu kanaatindeyiz. Bu doğrultuda toplumsal fay hatları oluşacağı, küresel güç rekabetinin yeniden şekilleneceği kanaatindeyiz. Geçmişin bazı rekabet alanları önemsizleşirken, yeni rekabet alanları ortaya çıkacağı anlaşılıyor. Veri egemenliği, işlemci gücü rekabeti, çip üretimi için nadir elementler ve yenilenebilir enerji kaynakları rekabetin odağında olacaktır” diye konuştu.
“Ülkemizin geleceğe yön veren aktörlerden biri olabilmesi için çabalarımızı hızlandırmamız gerekiyor”
Karşılaşılacak meydan okumalara karşı hazırlıklı olmaları gerektiğine dikkat çeken Köse, “Bu değişim ve dönüşüm sürecinin doğru bilgi, öngörü, toplumsal farkındalık ve ön hazırlıkla başarılı yaşanabilmesi mümkün olabilir. Hazırlıklı olmayanların olumsuz senaryolarla yüzleştiklerinde bazı risklerle karşı karşıya kalacakları, hatta bu değişim önünde sürükleneceklerini öngörebiliriz. Bu devrimde kendini hazırlamayan ve değişim için gereken becerileri geliştirmeyen topluluklar sürüklenmeye mahkum olacaklardır. Buna karşı gerekli bilgi birikimine ve iradeye sahip olan aktörler, geleceğe yön verme kapasitesine sahip olacaktır. Ülkemizin geleceğe yön veren aktörlerden biri olabilmesi için çabalarımızı hızlandırmamız gerekiyor. Bir geçiş dönemindeyiz ama bu geçiş döneminde aktör olabilmek için bütün çabaları hızlandırmamız gerekiyor. Yapay zeka teknolojileri hayatımızı kolaylaştıran yenilikler getiriyor. Sağlıktan eğitime, güvenlikten enerjiye kadar geniş bir alanda verimliliği artıran, maliyetleri düşüren yeni çözümler ortaya koyuyor. Ancak bu dönüşüm veri güvenliği, etik sorumluluklar ve mahremiyetin korunması gibi çok ciddi tartışmaları da gündeme getiriyor. Bunlarla ilgili dünyada çeşitli kurumların ortaya koyduğu onlarca rapor ve tartışma devam ediyor. Özellikle bizim alanımız olan güvenlik ve istihbarat alanlarında yapay zekanın oyun değiştirdiği bir norm üstlendiği şimdiden kabul edilmiş durumda” ifadelerini kullandı.
İstihbarat ve güvenlik kurumlarının kendilerini yeni meydan okumalar karşısında dönüştürmesinin bir zorunluluk olduğunu söyleyen Köse, “Siber güvenlik, analiz teknikleri, kriz yönetimine kadar birçok alan bu bağlamda dönüşüyor ve kurumların da bu dönüşümün gerisinde kalmaması gerekiyor. Diğer taraftan yapay zekanın karar alma süreçlerini yeniden yapılandırdığını gözlemliyoruz. Dünyada böyle bir trend var. Yapay zeka ile insan hakkının ve vicdanının etkileşimleri geleceği şekillendirecek kararların oluşumunda bir öncü olacak. Ancak bu etkileşimde hangisinin ön plana çıkacağı netlik kazanmış değil. Dolayısıyla yapay zeka mı kararları belirleyecek, insan aklı mı ve vicdanı mı kararları belirleyecek bu konuda farklı yaklaşımlar var. Bu noktada veri güvenliği ve siber savunma kapasitesinin kritik önem kazandığı görülüyor. Yapay zeka teknolojileri tekniklerin tespiti ve bertaraf edilmesinde büyük avantajlar sağlarken, kötü niyet kullanımlarında öne geçilmesi için uluslararası iş birliklerinin ve belli kurumsallaşma ve standartlarının oluşması gerekiyor. Aksi taktirde ortaya çıkan bu yeni yetenekler, beceriler her türlü kötü amaçlılık için de kullanılabilir” dedi.
Yapay zeka konusunda devrim niteliğindeki gelişmelerin güvenlik ve istihbarat alanlarını da yapısal olarak dönüştüreceğini öngördüklerini belirten Köse, “Türkiye olarak bu dönüşümün de gerisinde kalamayız. Bu kapsamda Milli İstihbarat Akademisi olarak yapay zeka alanında yetenekli uzmanlar yetiştirmeyi ve veriye dayalı stratejik analizler üretmeyi öncelikle hedeflerimizden biri olarak ortaya koyuyoruz. Yapay zeka algoritmalarının tarafsızlığı, veri mahremiyetinin niyetinin korunması ve insan merkezli teknoloji kullanımındaki konular, ödül teknolojilerinin sürdürülebilir ve adil bir şekilde geliştirilmesi temel taşlarıdır. Ayrıca yapay zekanın üretim ve şifreli iş gücü piyasasında oluşturacağı dönüşümler, istihdam politikalarının yeniden tasarlanmasını zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla karşımızda bir dönüşüm süreci var ve bu dönüşüm sürecinde algoritmaların ön plana çıkaracağı bir durum var. Buna karşı hazırlıklı olmayan aktörler daha büyük bir zihin tarafından oluşturulan bu dönüşümde sürüklenecekler” ifadelerini kullandı.