18. Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD) Ulusal Kongresi kapsamında Antalya’da açıklamalarda bulunan Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Murat Sargın, “Kadınlardaki temel ölüm sebebi kalp hastalığı. Hem dünyada hem Türkiye’de kadınlar en çok kalp ve damar hastalıklarından ölüyor. Kadınlarımızın kalp hastalığı konusunda daha duyarlı olması lazım” ifadelerini kullandı.
COVID-19’un kalp üzerindeki etkilerini ve aşıların rolünü aktaran Prof. Dr. Cevdet Uğur Koçoğulları, “Kalp hastalıkları açısından aşı güvenle yapılabilir ama covid geçirdikten 1-2 sene sonra hafif bile geçirseniz kardiyovasküler olaylarda bir artışa sebep olabiliyor. Yapılan çalışmalar gösterdi ki, aşı kalp hastalıklarını arttırmada bahsedildiği kadar etki yapmadı” dedi.
Gençlerde artan kalp hastalıkları hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Orhan Gökalp, “Covid salgını sırasında başlayan, çok ciddi artan bir fast food tüketimi var, obezitede, karbonhidrat zehirlenmesinde ve sigara kullanımında gençlerde inanılmaz bir artış var. Bunları bir kenara koyup, hastalık mı yaptı aşı mı yaptı konusunun peşine düşüyoruz” diye konuştu.
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Levent Yılık, Sağlık Bakanlığı tarafından uygulamaya konulan “Kalp Ekibi”nin önemine dikkat çekerek, vatandaşlara uyarılarda bulundu: “Her hasta kendi özelinde ayrı ve o hastaya doğru tedavinin yapılması lazım. Bu nedenle de kalp ekibi çok önemli. SGK bile artık bazı geri ödemelerini ekibin kararı olmadan yapmıyor. Hastalarımız da lütfen doğru tedaviye ulaşmaya çalışsınlar. Bazen kaçak güreşmek ömrünüzü kısaltır.”
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD) tarafından düzenlenen 18. Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD) Ulusal Kongresi, Antalya’da gerçekleştirildi. Kongrede gerçekleştirilen basın toplantısında; Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Levent Yılık kongre hakkında bilgi verirken, Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkan Yardımcısı ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) Başkanı Prof. Dr. Ümit Kervan “Yapay zeka, kardiyovasküler sağlıkta devrim yapıyor: Tıpta yeni bir nabız” başlıklı, Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Murat Sargın “Kadınlarda kardiyovasküler hastalık: Sessiz bir salgın” başlıklı, Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Cevdet Uğur Koçoğulları “COVID-19’un kalp üzerindeki etkileri ve aşıların rolü” başlıklı ve İzmir Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Orhan Gökalp “Gençlerde kalp-damar hastalıkları artışta: Acil önlem alınması gerekiyor” başlıklı konular hakkında sunum yaptı.
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Levent Yılık, derneğin 36 yıldır faaliyette bulunduğunu belirterek, 18’incisi düzenlenen kongreyi 2 yılda bir yaptıklarını ve bu yıl en yüksek katılımlı programı gerçekleştirdiklerini ifade etti. Son iki organizasyonun uluslararası katılımlı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Levent Yılık, şöyle devam etti: “Bu yıl 2 binden fazla yerli ve yabancı kalp cerrahımız, ayrıca bin 500 asistan doktorlar, hemşireler ve kalp akciğer pompa cihazını kullanan Perfüzyonist arkadaşlarımız olmak üzere 3 bin 500 konuğumuz var. Toplam 105 bilimsel oturum, 55 kurs, 300’den fazla bildiri, 200’den fazla da poster bildirimiz bulunuyor. Beraber olduğumuz dernekler var, yerli olarak Türk Kardiyoloji Derneği ile beraber oturumlarımız oldu. Ayrıca yerli olarak Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği, Fleboloji Derneği, Perfüzyonistler Derneği, Türkiye Kan Merkezleri ve Transfüzyon Derneği ile yabancı olarak ise dünyanın en büyük kalp damar cerrahi derneği EACTS, ESVS, ISMICS, Endoscopic Surgeons Club, Aortic Association, ERAS, ve Heart Team Academy ile kongremizi beraber yapıyoruz.”
Prof. Dr. Levent Yılık, kongreye Orta Doğu’dan ve Türki Cumhuriyetler’den de katılım olduğunu aktararak, bu yıl kongrede ilk kez düzenledikleri Türk Devletleri Kardiyovasküler Zirvesi hakkında da bilgi verdi. Yılık, “Artık sadece iş birliği içinde değil, bir konsorsiyum şeklinde beraber çalışacağız. Türki Cumhuriyetler’den bize eğitime gelecekler. Çünkü Türkiye, kalp damar cerrahisi konusunda dünya standartlarının üstünde sonuçlarla ameliyatları gerçekleştiren bir ülke” diye konuştu.
“Kaçak güreşmek ömrünüzü kısaltır”
Prof. Dr. Levent Yılık, son yıllarda uygulamaya geçen “Kalp Ekibi” hakkında bilgi verdi. Kalp rahatsızlıklarının yönetiminin, multidisipliner bir yaklaşım gerektirdiğini kaydeden Yılık, şöyle konuştu: “Kalp ameliyatlarından korkuluyor ama aslında öyle değil. İlk çıkışında kalp ameliyatlarındaki komplikasyon oranları, ölüm oranları çok yüksekmiş fakat şu an normal bir hasta için Türkiye’de Koroner By-pass’ın ölüm oranı maksimum yüzde 1. Bunların da çoğu aslında kalple alakalı değil, diğer hastalıklar dolayısıyla oluyor. Yani biz kalp yüzünden çok fazla hasta kaybetmiyoruz. Ameliyattan kaçmak doğal bir şey, damar tıkanıklığı olduğu zaman koroner damarlarda stent koymak çok daha avantajlı, çok daha kolay ama bu hastayı doğru seçmek lazım. Eğer stent koyulmadan ameliyat yapılması gereken bir hastaya zorunlu olarak endikasyon dışı stent koyuyor iseniz, o hastanın ömrünü kısaltıyorsunuz demektir. Çünkü koroner damar tıkanıklığının altın tedavisi cerrahidir, ameliyatlarını yaparsınız o hastayı unutursunuz. İlaçlarını kullandığı sürece hiçbir şey olmaz. Ama stent öyle değil her an tıkanabilir vs. Bunun da kararını mutlaka artık son yıllarda ortaya çıkan kalp ekibi dediğimiz, kardiyolog, kalp damar cerrahi ve anestezistlerden oluşan bir ekip olarak karar veriyoruz. Türkiye’de bu sistem artık oturdu. Sadece bypass için söylemiyorum, kapak ameliyatları ve diğer ameliyatlar da buna dahil. Her hasta kendi özelinde ayrı ve o hastaya doğru tedavinin yapılması lazım. Bu nedenle de kalp ekibi çok önemli. SGK bile artık bazı geri ödemelerini ekibin kararı olmadan yapmıyor. Hastalarımız da lütfen doğru tedaviye ulaşmaya çalışsınlar. Bazen kaçak güreşmek ömrünüzü kısaltır. Bu çok önemli”
“Türk kalp damar cerrahisi hekimlerinin birçoğu yapay zekanın gelişmesi için çalışıyor”
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkan Yardımcısı ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) Başkanı Prof. Dr. Ümit Kervan ise kalp damar cerrahisinin çok farklı bir boyuta ulaştığını ifade ederek, 56 yıl önce Türk hekimler tarafından yapılan dünyada ilk kez gerçekleştirilen kalp naklinin ardından, teknolojiyi ve bilimi çok yakından takip ettiklerini belirtti ve diğer ülkelerde yapılan tüm işlemlerin Türkiye’de de yapıldığını söyledi.
Kalp hastalıklarını teşhis ederken küçük belirtilerin, hayat ve ölüm arasındaki farkı belirleyebildiğini aktaran Prof. Dr. Ümit Kervan, yapay zeka ile ince ipuçlarını yakalayabildiklerini anlattı. Kervan, “Yapay zeka sistemlerini, hem ameliyathanelerimizde hastamızın tedavilerinde hem de teşhislerindeki yöntemlerde kullanıyoruz. Bu yöntemleri o kadar iyi kullanıyoruz ki, dünyada bu teknolojinin gelişmesinde biz Türk kalp damar cerrahisi hekimlerinin bir çoğu, o teknolojinin gelişmesinde de çalışıyor, görevleri var ve teknolojiye yön veriyorlar. Tüketen bir sağlık sisteminin içinde değil, üreten bir sağlık sisteminin içinde olmayı hedefliyoruz. Bunun için de karalılıkla çalışıyoruz” şeklinde konuştu. Kalp ekibi uygulamasına da değinen Prof. Dr. Ümit Kervan, hastaların kendilerine uygulanan işlemlerde konsey kararı olup olmadığına dikkat etmelerini istedi.
“Farkındalığı artırmamız önemli”
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Murat Sargın ise hastalarda kalp ve damar rahatsızlıklarına bağlı oluşan hastalıklarla ilgili farkındalığın artırılması gerektiğini dile getirdi. Türkiye’de 2 bin 400 kalp cerrahının görev yaptığını açıklayan Sargın, “Türkiye’de yılda 79 bin açık kalp ameliyatı, 100 bine yakın da damar ameliyatı yapıyoruz. 2 buçuk milyon civarı da poliklinik hizmeti veriyoruz. Dünyadaki oranlara baktığımızda kalp damar cerrahı sayımızın biraz daha artma ihtimali var ama Türkiye’de kalp damar cerrahisi tarafından tedavi, ameliyat, ilaç, reçete, stent her neyse bütün bu imkanlara sahip. Risk altındaki hasta sayısı ise 6 milyon civarında, dolayısıyla hastalarda kalp hastalığıyla ilgili damar hastalığıyla ilgili farkındalığı artırmamız önemli” dedi.
“Kadınlarımızın kalp hastalığı konusunda daha duyarlı olması lazım”
Doç. Dr. Murat Sargın, kadınların kardiyovasküler hastalıklardan orantısız şekilde etkilenmelerine rağmen, bu durumu göz ardı ettiklerini belirterek, şu ifadelere yer verdi: “Kalp hastalığı, damar hastalığı genelde belli bir yaşın üstü sigara içen diyabetik erkek profiliyle ilişkilendiriliyor, doğru bir ilişki ama yeterli bir ilişki değil. Kadınları hep daha fazla ilişkilendirmek lazım, çünkü kadınlardaki temel ölüm sebebi kalp hastalığı. Genelde kadınlar kanserden korkuyor, kalp hastalığı endişe açısından ikinci planda kalıyor. Dolayısıyla bu anlamda belki sağlıklarını da biraz ihmal ediyorlar. Ama ölüm sebeplerine bakarsanız, hem dünyada hem Türkiye’de kadınlar en çok kalp ve damar hastalıklarından ölüyor. Mesela felç geçiren, inme geçiren her yüz vakanın 60’ı kadın. Diyabetik obez bir erkekle diyabetik obez bir kadını karşılaştırırsak, kadında kalp hastalığı olma riski yüzde 50 daha fazla. Biz de belki bunu yeteri kadar anlatmayı ihmal ediyoruz ama kadınlarımızın kalp hastalığı konusunda daha duyarlı olması lazım. Depresyon bile kadınlarda kalp hastalığını düşündüğümüzden çok daha artırabiliyor.”
“Aşı kalp hastalıklarını arttırmada bahsedildiği kadar etki yapmadı”
Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Cevdet Uğur Koçoğulları, COVID-19’un kalp üzerindeki etkilerini ve aşıların rolünü ele aldı.
Prof. Dr. Cevdet Uğur Koçoğulları, “Covid-19, SARS-CoV-2 virüsü özellikle multi organ disfonksiyonuna yol açmakta ama kardiyovasküler kısmını incelediğimizde gördük ki bu kalp kası iltihabı, ritim problemi ve kalp yetmezliği ile seyretti. Kardiyovasküler kaynaklı ölümlerin birçoğu bunlardan kaynaklandı ve oluşan mevcut hastalıkları olan kişiler üzerinde daha çok etkili oldu. Kişilerin kalbinde bir plak bir lezyon varsa bunu hızlandırdı. Aşılar çok ciddi tereddüt konusu, çoğumuz aşı yaptırdık, aşılarla kardiyovasküler krizleri arttı diye çok konuşuldu. Sayılara bakıldığı zaman, aşılar hakkında yayınlanan ciddi sayıdaki çalışmalar gösterdi ki; aşılar kardiyovasküler olayları arttırmada yüksek bir orana sahip değil. Kalp hastalıkları açısından aşı güvenle yapılabilir ama covid geçirdikten 1-2 sene sonra hafif bile geçirseniz kardiyovasküler olaylarda bir artışa sebep olabiliyor. Ama aşının o tereddüdü hep var. Aşı karşıtlı olarak da yorumlanıyor bunlar. Yapılan çalışmalar gösterdi ki, aşı kalp hastalıklarını arttırmada bahsedildiği kadar etki yapmadı” dedi.
“Hastalık mı yaptı aşı mı yaptı konusunun peşine düşüyoruz”
İzmir Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Orhan Gökalp de gençlerde kalp-damar hastalıklarının arttığına dair açıklamalarda bulunarak, genetik faktörlerin dışında oluşan değiştirilebilecek faktör nedeniyle oluşan hastalıkların önlenebilir olduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Orhan Gökalp, “Kalp hastalıkları genelde 60-65 yaş üstü görülen yaşlı hastalığı olarak bilinmekte. Mesleğe ilk başladığımız zamanlarda bizim de karşımıza bu şekilde çıkıyordu. Fakat yıllar içerisinde çok genç hastayla karşılaşmaya başladık, 20-40 yaş arasında artık çok hasta görüyoruz. 40 yaşın altındaki hastalar kalp hastalarının yüzde 10’unu oluşturuyor. Kardiyologlar tarafından stent takılıyor, ameliyat ediyoruz. Ya tanıdaki gelişmelerden dolayı çok sık karşılaşıyoruz ya da gerçekten de bu hastalar artmaya başladı. Kalp hastalıklarıyla ilgili değiştirilemeyen bazı risk faktörleri var, genetik faktörler. Genç yaşta insanların ailelerinde kalp hastalığı nüksü varsa o insanlar genç yaşta daha fazla kalp hastalığına yakalanıyorlar. Ama onun dışında bir de değiştirilebilecek faktörler var. Örneğin obezite, hipertansiyon, sigara kullanımı, egzersiz yetersizliği. Covid salgını sırasında başlayan, çok ciddi artan bir fast food tüketimi var, obezitede, karbonhidrat zehirlenmesinde ve sigara kullanımında gençlerde inanılmaz bir artış var. Bunları bir kenara koyup, hastalık mı yaptı aşı mı yaptı konusunun peşine düşüyoruz, covid salgını öncesi ve sonrası için bir çalışma yapılıyor. Öğrendiğim kadarıyla obezitede çok ciddi bir artış var” şeklinde konuştu.
“Önlenebilir risk faktörlerinin ortadan kaldırılması, hasta sayımızı oldukça azaltacak”
Hipertansiyon konusuna da değinen Prof. Dr. Orhan Gökalp, şöyle devam etti: Hipertansiyon dediğimiz hastalık, sadece beyin kanaması ile ortaya çıkan bir hastalık değil, sistemik bir hastalık. Kalp damarlarını çok ciddi bir şekilde bozuyor ve hastaların erken yaşta kalp hastası olmasına sebep oluyor. Sonuç olarak; önlenebilir risk faktörlerinin ortadan kaldırılması, hasta sayımızı oldukça azaltacak. Bunun dışında belki toplumun bilgilendirilmesi ya da kalp hastalıklarıyla ilgili bilinç düzeyinin arttırılması hem Sağlık Bakanlığı hem de bizim görevimiz gibi görünüyor.”
“Koronavirüs, aşısız bir salgın sırasında çok ciddi ölümlere sebep olacaktı”
Soru cevap kısmında gazetecilerin sorularını yanıtlayan hekimler, covid-19 aşısının kalp sağlığı üzerinde etkisi bulunup bulunmadığına ilişkin soruyu cevapladı. Prof. Dr. Cevdet Uğur Koçoğulları, “Covid-19 yani SARS-CoV-2 virüsünün yaptığı ciddi bir endotel hasarı, pıhtı oluşması bu hastalık bunu yapıyor, böylece multi organ yetmezliği oluyor, aşı yapmıyor değil aşının abartıldığı kadar yapmıyor. Çok düşük oranlarda da aşının yaptığı yan etkiler görüldü. Kalple ilgili yan etkileri bulundu. Fakat bunun istatistiksel olarak çok büyük bir anlamı olduğu ifade edilmedi, dolayısıyla aşıyla ilgili çok ciddi çekinceler olabilir. Ama koronavirüs, aşısız bir salgın sırasında çok ciddi ölümlere sebep olacaktı. Aşı yapılıp kalp krizi geçirenlerle koronavirüs olup kalp krizi geçirenler arasında ciddi bir ölüm oranı farkı var, korona döneminde aktif cerrahiye devam ettik. Çünkü bazı hastanelerin temiz hastane kalması gerekiyordu. Bu arada koronavirüs geçiren COVID-19’lu hastaları ameliyat etik. Bu ameliyatlar sırasında da şunu gördük, COVID-19’da aktif alınan hastaların ameliyatlarının sonuçları oldukça kötü. Çünkü multi organ yetmezliği yapıyor. Bu da ciddi bir ölüm sebebi oluyor.”
Begüm Aksoy – Fırat Demir