Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu, “Yerli ve milli olarak geliştirdiğimiz Avcı, Azat, Kasırga, Atmaca ve Kule gibi yazılımlarımızla, bizler için bunlar sadece birer yazılım değil, aynı zamanda dijital bağımsızlığın sembolleri. Çünkü burada ne dışa bağımlıyız, ne de başkalarının inisiyatifine kalmış durumdayız” dedi.
BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu, BTK’da düzenlenen 8. Siber Güvenlik Ekosisteminin Geliştirilmesi Zirvesi’nin açılışına katıldı. Programda konuşan Karagözoğlu, dijital bir dünyaya doğru gidildiğini ve bu dünyada siber güvenliğin önemine dikkat çekti. Siber güvenlik konusunda da yerlilik ve millilik vurgusu yapan Karagözoğlu, Türkiye’nin geliştirdiği yazılımlarla siber güvenliğine verdiği önemi belirtti.
“Her gün on binlerce hatta yüz binlerce siber saldırıya maruz kalınıyor”
Dünyanın artık dijital bir dünya olduğunu, dünya üzerindeki insanların neredeyse tümünün internet erişimine sahip olduğunu ve bu alanda en önemli unsurun da siber güvenlik olduğunu söyleyen Karagözoğlu, “Bugün elimize bir mikrofonu alıp sokağa çıksak ve herkese hak ve menfaat deyince aklınıza ne geliyor desek, hemen hemen herkes eğitim, sağlık, kamu hizmetlerinde eşit yararlanmak, adalet karşısında eşit olmak gibi maddeleri sıralar. Zannetmiyorum ki kolay kolay biri de siber güvenliğimizin sağlanması desin. Ama güvenlik dediğimiz kavram hepsinden daha önemli. Hatta ve hatta siber güvenlik işin belki en hassas kısmı. Çünkü biliyorsunuz tehditler artık sınır tanımıyor, gelişiyor, çeşitleniyor, daha sofistike hale geliyor. Size en basit şöyle bir örnek vereyim: Devasa bir bina düşünün içinde milyonlarca dosya, belge, sistem var. Muazzam nitelikli bir bina inşa etmişsiniz ama kapısında kilit yok. Kapısında güvenliğiniz yok. Biri gelip girse çalışacak, imdat diyecek alarmınız yok. O zaman sormak gerekir. Bu bina gerçekten sizin mi? İşte bu yüzden siber güvenlik bizim her anımızı koruyan, görünmeyen ama hayati bir kalkan gibi, ülkemiz her gün on binlerce hatta yüz binlerce siber saldırıya maruz kalıyor. Peki biz ne kadarını hissediyoruz? İşte burada devreye Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi USOM giriyor. Siz daha tehdidi fark etmeden onlar çoktan tespit edip engelliyor. Bugün dijital dünyada huzurla dolaşabiliyorsak, arka planda gece gündüz çalışan bir sistem, bir ekip, bir bilinç sayesinde oluyor. Biz de BTK olarak bu yapıyı sürekli güçlendiriyoruz” ifadelerini kullandı.
“Kaynak da biziz, üretici de biziz, kullanıcı da”
Hem yazılım altyapısıyla, hem insan kaynağıyla, hem de yerli ve milli teknolojilere yapılan yatırımlarla siber güvenliği yalnızca savunma değil, aktif bir caydırıcılık haline getirdiklerini söyleyen Karagözoğlu, “Tamamen yerli ve milli olarak geliştirdiğimiz Avcı, Azat, Kasırga, Atmaca ve Kule gibi yazılımlarımızla, bizler için bunlar sadece birer yazılım değil, aynı zamanda dijital bağımsızlığın sembolleri. Çünkü burada ne dışa bağımlıyız, ne de başkalarının inisiyatifine kalmış durumdayız. Kaynak da biziz, üretici de biziz, kullanıcı da. Bu bizim için gerçekten büyük bir iftihar kaynağı” diye konuştu.
“Tehditler sürekli artarken bizim de teyakkuzda olmamız, öğrenmemiz ve stratejik öngörüyle hareket etmemiz gerekiyor”
Ulusal ölçekte siber güvenlik stratejisinin 3 temel eksende yer aldığını belirten BTK Başkanı, “Güven, direnç ve inovasyon. Güven, her şeyin başlangıcıdır. Direnç, değişen tehdit ortamına karşı ayakta kalmanın sırrıdır. İnovasyon ise bu üçlünün sürekliliğini sağlar. Bu 3 temel sütunu güvenli ve müreffeh bir dijital geleceğin olmazsa olmazı olarak görüyoruz. Ama en önemlisi de unutmamamız gereken şu, tüm bu kavramların merkezinde insan var. O nedenle biz insanı merkeze alan bir anlayışla insan odaklı siber güvenlik yaklaşımını benimsiyoruz. Çünkü her yazılımı yazan da, her tehdidi önleyen de, her sistemi yöneten de nihayetinde insan. Siber güvenlik tek seferlik bir uygulama değil, bir süreç. Tehditler sürekli artarken bizim de teyakkuzda olmamız, öğrenmemiz ve stratejik öngörüyle hareket etmemiz gerekiyor. Coğrafi olarak önemli bir stratejik konundayız. Dijital ekonomide hızla büyüyoruz. Kamudan özel sektöre, girişimcilerden STK’lara kadar herkes ülke için canını dişine takmış çalışıyor. Daha ne olsun? Bunun sonrasında tek yapacağımız hepimiz elimizi taşın altına koyacağız, birlikte üreteceğiz, birlikte ekosistemi büyüteceğiz. Çünkü bu yolculuk bir ekip işi” diye konuştu.