Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Oya Mortan Sevi, tütün ve alkole başlamamanın, bağımlılığı ile mücadeleden daha kolay olduğunu belirterek, “Başlangıçta gönüllü bir kullanımdan söz ederken, artık bu kullanım zorunlu hale geliyor” dedi.
Yaşar Üniversitesinde Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu tarafından ‘Biyopsikososyal Perspektiften Alkol ve Tütün Bağımlılığı’ semineri düzenlendi. Yaşar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Oya Mortan Sevi, alkol ve tütün bağımlılığına dair biyolojik-psikolojik, sosyal açıdan bilinmesi gerekenleri ve bağımlılığı önlemek için yapılabilecekleri anlattı. Bağımlılığın bir süreç olduğunu belirten Doç. Dr. Oya Mortan Sevi, “Sosyal içicilik (yalnız sosyal ortamlarda az sıklıkla sınırlı tüketim), dipsomani (nadiren de olsa kendini durduramayarak bilinci kaybedene kadar bir seferde çok fazla miktarda tüketim) ve alkolün kötüye kullanımı (uyumak, rahatlamak ya da sorunlardan kaçmak amaçlı alkolü bir ilaç gibi kullanmak) bağımlılıktan farklı kavramlardır. Dipsomani ve kötüye kullanım da; bağımlılığa dönüşebilir ya da kişinin davranışları ya da fiziksel sağlığı açısından ciddi sorunlar oluşturabilir” dedi.
Bağımlılığın her aşamasında hatalı inançların başrolde olduğunu belirten Doç. Dr. Oya Mortan Sevi, “Başlangıç aşamasında şahıs ’bir kereden bir şey olmaz’, benim iradem güçlüdür, bağımlı olmam’ şeklinde düşünse de bu esnada keyif verici madde beynin ödül sistemini harekete geçirmekte, yüksek miktarda haz alınmasına neden olan dopamin salınımını gerçekleştirmektedir. Kullanmaya devam ettiğinde ise ’istersem bırakırım ile bu meret bırakılmaz’ arasında değişen inançlar görülür. Bu aşamada artık şartlanma gerçekleşmiş; kişiler, yerler, olaylar birey için alkole ya da tütüne ulaşma isteğini oluşturan birer tetikleyici hale gelmiştir. Bu tetikleyicilerle karşılaştığında ise duygu ve dürtülerimizden sorumlu olan limbik sistem aktive olur ve aşerme (craving) tepkileri oluşur. Yani başlangıçta gönüllü bir kullanımdan söz ederken artık bu kullanım zorunlu hale gelmiştir. Kişi üzülünce de sevinince de yoksunluk belirtilerinin oluşturduğu etkiden kaçınmak için de giderek daha fazla zamanını alkol ya da sigara ile geçirmeye başlar. Zaman zaman bırakmaya niyetlense de ’bir kerecik daha kullansam bir şey olmaz’, ’ben bunu bırakamam’ gibi hatalı inançları nedeniyle çoğu kez başarılı olamaz” diye konuştu.
Bağımlılığın tedavisinin uzmanlardan oluşan bir ekip işi olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Sevi, “Unutmayalım ki biz; pandemiden, depremlerden, savaşlardan sağ çıktık. Kendimiz için de başkaları için de daha yapacağımız çok şey var. Alkol ve tütün ise bize yardım edemez” diyerek sözlerini sürdürdü.