Kayseri Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Kılınç Toker, şüpheli bir temas durumunda kişilerin AIDS testi yaptırmaları gerektiğini söyleyerek, “Düzenli kontroller ve tedavi altında olduğu süreçte kişinin viral yükü tespit edilemez hale geldiğinde artık bulaştırmaz olarak kabul ediliyor. Bu kişiler evlenebiliyor, sağlıklı çocuk sahibi olabiliyor ve HIV virüsü taşımayan kişiler gibi uzun bir ömür sürebiliyorlar” dedi.
Kayseri Şehir Hastanesi’nde 1 Aralık Dünya AIDS Günü dolayısıyla düzenlenen programda konuşan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Kılınç Toker, virüsün 1980 yılında tanımladığını dile getirdi. Toker, “Bağışıklık sistemini baskılayarak, kişilerin tedavi almadıkları takdirde ilerleyen ciddi enfeksiyon tablolarıyla seyreden AIDS’e ilerlemesine neden olmaktadır. Dünya çapında tanımlandığı günden itibaren 88 milyon kişinin HIV ile enfekte olduğu biliniyor. Bunların 42 milyonunun da HIV ilişkili nedenlerden kaybedildiğini biliyoruz. Gelişmekte olan tedavi seçenekleri ve farkındalıkla dünya genelinde vakalar gelişmekte olan ülkelerde azalma eğiliminde ancak tedaviye ulaşamayan ülkeler ve henüz farkındalığı gelişmeyen ülkelerde maalesef yeni vaka sayıları hızla artmaktadır. Ülkemizde de HIV tanısı alan hasta sayısı maalesef gün geçtikçe artmaktadır. Sağlık Bakanlığının verilerine göre ülkemizde HIV ile yaşayan 45 bin birey bulunmaktadır. Özellikle son dönemlerde 25-35 yaş arası grupta yeni tanı oranımız çok yüksek. Ayrıca son dönemlerde 15-19 yaş grubunda da ciddi bir artış mevcut ve bu durum açıkçası gençlerimizin sağlıklı cinsel yaşam bilgisi edinememesi veya madde kullanımındaki artış ile açıklanabiliyor. Tedaviler her ne kadar başarılı durumda olsa da şu anda dünya genelinde her dakikada 1 kişinin HIV’e bağlı nedenlerden hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Aslında önemli olan hastalıktan korkmak ya da çekinmek değil. Nasıl bulaştığını ve nasıl önlemler alınabileceğinin farkında olabilmektir” ifadelerini kullandı.
“HIV dokunmakla, sarılmakla, sosyal ilişkilerle, aynı ortamda bulunmakla ve solunum yoluyla bulaşmaz”
Virüsün dokunmakla, sarılmakla, sosyal ilişkilerle, aynı ortamda bulunmakla ve solunum yoluyla bulaşmayacağının altını çizen Ayşin Kılınç Toker, “HIV kan ve doku sıvılarıyla bulaşabilen, özellikle korunmasız cinsel temasla buluşma oranı yüksek bir virüs. Aynı zamanda steril şartlarda yapılmayan piercing ve dövme gibi uygulamalarla bulaşabiliyor ancak HIV’in nasıl bulaşmadığını da bilmemiz gerekiyor. HIV dokunmakla, sarılmakla, sosyal ilişkilerle, aynı ortamda bulunmakla ve solunum yoluyla bulaşmaz. Ortak tuvalet kullanımı, ortak havuz kullanımı ya da sivrisinek ısırması da HIV’in bulaşmasına neden olmaz. HIV ilk bulaştığında kişiler, birkaç hafta içerisinde ateş yüksekliği, döküntü, boyunda ağrılı bezeler gibi emareler gösterebilirler ancak şüphelenip, test yaptırmazsak emaeler tamamen yok olur ve yıllarca hiçbir emare vermeden HIV virüsü kişinin vücudunda çoğalmaya ve bağışıklık sistemini etkilemeye devam eder. Uzun zaman sonrasında kişinin bağışıklık sistemi baskılandığı için zatürre ya da normal yetişkinlerde görünmeyen rahatsızlıklarla, enfeksiyonlarla, cilt döküntüleriyle bizlere başvurabilirler. HIV’in şu anda ülkemizde etkin tedavileri mevcut ancak önemli olan kişinin farkında olup, şüpheli bir teması olduğunda test yaptırmasıdır” diye konuştu.
“Düzenli kontroller ve tedavi altında olduğu süreçte kişinin viral yükü tespit edilemez hale geldiğinde artık bulaştırmaz olarak kabul ediliyor” diyen Toker, “Bu testleri aile hekimlikleri dahil tüm sağlık kuruluşlarında ücretsiz olarak yaptırabiliyorlar. Test sonrasında da tanı alındığı takdirde düzenli kontroller ve düzenli tedavi altında olduğu süreçte kişinin viral yükü tespit edilemez hale geldiğinde artık bulaştırmaz olarak kabul ediliyor. Bu kişiler evlenebiliyor, sağlıklı çocuk sahibi olabiliyor ve HIV virüsü taşımayan kişiler gibi uzun bir ömür sürebiliyorlar. Bizim burada amacımız toplumumuzu farkındalığa sevk etmek. Şüpheli bir durumda test yaptırmalarını sağlamak ya da HIV ile yaşayan bir bireyle karşılaşıldığı takdirde bu kişilerin toplumdan ayrıştırılmamasını sağlama bilincini vermeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Sağlık çalışanlarına öneriler
Hemşirelerin bulaşıcı hastalıklara sahip hastalara hizmet verirken, nelere dikkat etmesi gerektiği hakkında bilgiler veren Toker, “Sağlık çalışanlarının bulaşıcı hastalığı bulunan hastalara karşı bakım vermek, büyük kaygıları ancak şöyle düşünmek gerekiyor. Herkesin bulaşıcı hastalığı varmış gibi sağlık hizmeti verirken, dikkatli olmamız gerekiyor. Özellikle HIV hastalarında kan yoluyla bulaş söz konusu olduğu için ve hemşirelerimiz kan alma yoluyla bu hastalarla birebir temasta oldukları için daha da tedirginlik oluşuyor. Bu noktada aslında normal insanlara yaklaştığımız gibi sadece koruyucu bir eldiven ve dikkatli bir şekilde kan alma yolunu açmak yeterli. En büyük yaralanmalar, enjektör kapağını kapatırken meydana geliyor. Biz verdiğimiz eğitimlerde de bunları konuşuyoruz. Kapağı elimize almadan bulunduğu yerde kapatmakta fayda var. Bunun dışında hastanın dışkısı, idrarı ve kusması söz konusu olabiliyor. Bu noktada da mutlaka eldiven kullanmamız gerekiyor. Hasta ile temas olduğu durumlarda ise temas edilen bölgenin hızlıca tahriş etmeden yıkanması gerekiyor. Yıkadıktan sonra dezenfektanla dezenfekte edebiliriz. Sonrasında mutlaka hastanın bilgilerine erişmemiz gerekiyor. Bulaşıcı hastalığını biliyorsak da bilmiyorsak da bunu yapmamız gerekiyor” dedi.