Son haftalarda görülen korona virüs enfeksiyonlarının yaklaşık 4’te 1’inden sorumlu olan ‘eris’ varyantının yaygınlığı en fazla artan varyant olduğunu söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, “Şu ana kadar yapılan araştırmalar, eris varyantının Covid hastalığının şiddetini veya ölüm riskini artırmadığını göstermektedir” dedi.
VM Medical Park Samsun Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Kliniği’nden Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, eris varyantı hakkında bilgilendirmede bulundu. Covid-19 RNA virüsünün (SARS-CoV-2) sürekli olarak mutasyona uğradığını ve zaman içinde yeni varyantların ortaya çıktığının bilindiğini dile getiren Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, ilk ortaya çıktıktan sonra korona virüs birçok mutasyona uğradığını, çoğu mutasyon önemsiz olsa da alfa, beta, delta ve omicron gibi bazı varyantların endişeye yol açan varyantlar arasında olduğunu belirtti.
“Avrupa, Asya ve ABD’de hastaneye yatış sıklığında artış görüldü”
Erisin (EG.5) omicronun bir alt türü olduğunu ve şu anda yaygınlığı en fazla artan varyant olduğunu işaret eden Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, şu bilgileri paylaştı:
“EG.5 (Eris), XBB.1.5’e (kraken) benzemekle birlikte, yeni alt varyant virüsün aşı tarafından hedeflenen kısmı olan spike proteininde bir mutasyon taşımaktadır. Bu varyant, ilk olarak Güney Afrika’da tespit edilmiş ve yayılarak, 50’den fazla ülkede saptanmıştır. Son haftalarda görülen korona virüs enfeksiyonlarının yaklaşık 4’te 1’inden sorumludur. Avrupa, Asya ve ABD’de Covid-19 nedeniyle hastaneye yatış sıklığında artış görülmektedir. Bununla birlikte, hastaneye yatış oranı pandemi dönemine göre daha düşüktür. Bu düşüklükte yaygın aşılama ve geçirilmiş enfeksiyonlar sonrası oluşan bağışıklık etkili olabilir. Ayrıca test yapma sıklığının düşük olması nedeniyle gerçek vaka sayısını belirlemek mümkün değildir” şeklinde konuştu.
“Tat veya koku kaybı görülebilir”
Eris varyantının belirtilerinin diğer varyantlara benzer şekilde genellikle üst solunum yolu semptomlarına neden olduğunu işaret eden Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, “Ateş, öksürük, boğaz ağrısı, nefes darlığı veya solunum güçlüğü, kas ağrıları veya kas güçsüzlüğü, baş ağrısı, yorgunluk, burun akıntısı veya tıkanıklığı, tat veya koku kaybı ve ishal görülebilir. Belirtiler kişiden kişiye göre de farklılık gösterebilir. Varyantın şu ana kadar daha şiddetli hastalığa yol açtığına dair bir kanıt yoktur” dedi.
“Eris varyantı PCR testleri ile tespit edilebiliyor”
En az iki doz Covid-19 aşısı olmanın, hiç aşı olmamaya kıyasla EG.5’e karşı daha hızlı ve daha güçlü bir bağışıklık etkisi oluşturduğu tahmin edildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Leblebicioğlu, şu bilgileri paylaştı:
“Aşılar özellikle Covid-19’un ciddi semptomlarına karşı koruma sağlamaktadır. Ancak aşıların EG.5’e karşı ne kadar etkili olduğu henüz tam olarak bilinmemektedir. ABD’deki FDA tarafından onaylanan güncellenmiş aşı XBB.1.5 varyantına etkilidir. Aşının EG.5’e karşı etkili olması beklenmektedir.”
“Araştırmalar ölüm riskini artırmadığını gösteriyor”
Yeniden kapanma olup olmayacağı konusunda tahminlerini de dile getiren Prof. Dr. Leblebicioğlu, “Şu ana kadar yapılan araştırmalar, eris varyantının hastalığın şiddetini veya ölüm riskini artırmadığını göstermektedir. Bu nedenle, eris ve diğer yeni varyantlara karşı sıkı kapanma önlemleri alınmasına gerek olmayabileceği düşünülmektedir. Ancak bu, salgının sona erdiği anlamına gelmemektedir. Özellikle risk grubundaki bireylerin (yaşlılar, kronik hastalar, hamileler, bağışıklık sistemi zayıf olanlar) kişisel önlemleri almaları (maske-mesafe-el yıkama) ve aşılarını tamamlamaları hayati önem taşımaktadır. Ayrıca, sonbahar ve kış aylarında solunum yolu enfeksiyonları (Covid-19, influenza ve solunum sinsityal virüsü (RSV) sıklığı artmaktadır. Maske, mesafe ve el yıkama bu enfeksiyonların önlenmesinde etkilidir.”