
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, “Firmaların dış dünyadan daha fazla pay alması hedeflenirken yıkıcı rekabetin yurt içi sektörlere zarar vermesini engelleyecek korumacı politikalar da görünür bir şekilde artmaktadır. Bireysel olarak her ülke için makul olan bu politika formülasyonu, tüm ülkelere yayıldığında dünya ticaretinin ve rekabetinin zarar görmesi muhtemeldir” dedi.
ASO Başkanı Seyit Ardıç, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi şubat ayı toplantısında yaptığı konuşmada 150 ülkenin odalarını tek çatı altında birleştiren Dünya Odalar Federasyonu Başkanlığı’na 3 yıl süreyle tekrar seçilen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu tebrik etti. Küresel ölçekte güç dengelerinin devamlı değiştiği bir ortamda ekonomik değişkenlerin ön plana çıkmaya başladığı bir döneme girildiğini kaydeden Ardıç, “Tabii ki dünyadaki hızlı değişim ve dönüşüm sürecini sadece ekonomik faktörlerle de açıklamak çok dar bir bakış açısı olur. Yeni dünya düzenini ‘jeoekonomi’ odağında algılamamız, dünyanın geleceğini daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Ekonomik gücün jeopolitik hedeflere ulaşmada nasıl kullanıldığına dair olgular, gelecekte ülkeler arası siyasi ve ekonomik ilişkilerin anlaşılmasında temel bir rol oynayacaktır. Günümüzde geleneksel enerji savaşlarının yerini teknoloji savaşları almaya başlıyor. Ülkeler, jeopolitik üstünlüklerini koruyabilmek için artık enerji kaynakları yerine yapay zeka, çip ve yarı iletkenler, kuantum bilgisayarlar ve biyoteknoloji gibi alanlara yöneliyor. Teknolojiyi öncelikleyen ve inovasyonu teşvik eden ülkeler, yeni dünya düzeninde lider konumda olacaklardır” diye konuştu.
“Politika formülasyonu yayıldığında dünya ticaretinin zarar görmesi muhtemeldir”
Ülkelerin ekonomik ve sosyal sermayelerini nasıl yöneteceklerinin ve yeni teknolojilere ne kadar hızlı uyum sağlayacaklarının küresel rekabetteki konumlarını ve pastadan aldıkları payı belirleyeceğini aktaran Ardıç, “Ülkelerin önündeki temel gündemler; küresel tedarik zincirlerindeki değişimler, yeşil enerjiye geçiş süreci ve dijitalleşme, işgücü politikaları, firmalar için destek programları oluyor. Ayrıca firmaların dış dünyadan daha fazla pay alması hedeflenirken yıkıcı rekabetin yurt içi sektörlere zarar vermesini engelleyecek korumacı politikalar da görünür bir şekilde artmaktadır. Bireysel olarak her ülke için makul olan bu politika formülasyonu tüm ülkelere yayıldığında dünya ticaretinin ve rekabetinin zarar görmesi muhtemeldir. Bu nedenle Birleşmiş Milletler, IMF, Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası kuruluşların aktif yönlendirmesiyle ortak akıl ve strateji oluşturmak ve kuralları ülkeye göre değişmeyen şekilde uygulamak elzemdir” ifadelerini kullandı.