Binlerce yıllık tarihiyle birçok medeniyete ev sahipliği yapan Diyarbakır’da, Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı 2023 yılında yaklaşık bin 252 eserin, kültüre kazandırılması ve müzelerde sergilenmesi amacıyla bakım ve onarımı yapıldı.
Tunceli, Van, Siirt, Bingöl, Batman, Hakkari, Muş, Elazığ, Bitlis, Mardin, Şırnak ve Diyarbakır’da bulunan birçok uygarlığın eşsiz güzellikteki tarihi eserlerinin restorasyon ve konservasyon çalışmaları, Diyarbakır Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı’nda uzman ekipler tarafından cerrah titizliğiyle restore ediliyor.
Her biri binlerce yıllık geçmişe sahip olan eserler, “tarihi eser doktorları” olarak bilinen restoratör ve konservatörlerce titizlikle bakım ve onarımı yapıldıktan sonra bulundukları illere gönderilip müzelerde tekrar sergileniyor.
Diyarbakır Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı Müdürü Osman Fadıl Üner, 2012 yılından bu yana bölge laboratuvarın 12 ile hizmet verdiğini söyledi.
Üner, “2012 yılından beri laboratuvarımız 12 ile destek vermektedir. Bunlar; Tunceli, Van, Siirt, Bingöl, Batman, Hakkari, Muş, Elazığ, Bitlis, Mardin, Şırnak ve Diyarbakır. Bu illerden bölge laboratuvarımıza taşınır çeşitli kültür varlıkları gelmektedir. Bunların bazıları metal, ahşap, cam ve seramik olmak üzere farklı özellikte olan eserler gelmektedir” dedi.
Laboratuvarda restoratörlerin farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan eserlere adeta doktor hassasiyetiyle dokunuşlar yaptığını ve bunların gelecek nesillere aktarılmasını sağladığını dile getiren Üner, “2023 yılı içerisinde yaklaşık bin 252 eserin restorasyonu ve konservasyonunu yaptık. Bu işlemleri aktif olarak çalışan 12 restoratör arkadaşımızla gerçekleştirdik. Çeşitli ören yerlerinden ve müzelerimizden gelen eserlerimizi 12 arkadaşımızla birlikte restore etmekteyiz” ifadelerine yer verdi.
Bir eserin restorasyonu ve “yapının zamana yenik düşmesini engellemek için koruyucu çalışmaların yapılması” anlamına gelen konservasyon süreci hakkında bilgi veren Restoratör Umut Baran ise, yılda en az iki kez kültür varlıkların durumu için bölgedeki müzeleri kontrol ettiklerini dile getirdi.
Baran, “Bölge laboratuvarımız 12 ilden sorumludur. Bu 12 ildeki tüm taşınır kültür varlıklarından sorumlu müzelerdeki eserlerin restorasyonunu ve konservasyonunu gerçekleştirmekteyiz. Yılda en az iki defa müzeleri kontrol edip, buralardaki sorunları rapor haline getiriyoruz ve müdahale edilmesi gereken eserleri tespit ediyoruz. Tespit ettikten sonra Kültür ve Turizm Bakanlığınca eserin restorasyonu ve konservasyonu için onay çıkar. İlgili müze eseri bize gönderdikten sonra gerekli müdahalelerde bulunuyoruz” diye konuştu.
Bir eserin restorasyon ve konservasyon çalışma sürecinin boyutuna ve tahribatına göre değiştiği söyleyen Baran, “Restorasyon bir süreç meselesidir. Eserin büyüklüğü ve tahribatına göre bu süreç 1 gün de olabilir 10 yıl da olabilir. Ama en önemlisi bir eserin restorasyonu ve konservasyonu bitmez. Yani eser onarılır, koruma altına alınır ama 2-3 ayda muhakkak eserin kontrol ettirilmesi gerekir. Benim şu ana kadar yaptığım en uzun eser, Van Müzesi’nden gelen Urartu kemeri oldu. Bu kemer yaklaşık 18 parçadan oluşuyordu. İrili ufaklı 18 parçadan oluşan kemerin tamamlanması 6 ay kadar sürmüştü” ifadelerinde bulundu.